27 Kasım 2014 Perşembe

9 maddede “Rosetta”: Evrenin sırrına büyük adım


Rosetta uydusunun bir kuyruklu yıldıza iniş gerçekleştirerek fotoğraflar yollamaya başlaması, uzay araştırmaları tarihinde bir kırılma noktası olarak görülüyor. Geçtiğimiz haftanın en önemli olaylarından bir olan inişle ilgili detayları 9 maddede sıraladık

1- Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) gönderdiği aracın 67P / Çuryumov - Gerasimenko adlı kuyruklu yıldıza seyahati 2 Mart 2004’te başladı. Halk arasında “kuyruklu yıldız” denilen bu gök cisimleri, bilim adamları tarafından “Comet” olarak adlandırılıyor.


2- Kuyruklu yıldıza ilk sonda gönderme fikri 1970’li yıllarda bilim insanlarınca araştırılmaya başlandı. Nasıl gidilip nasıl inileceği yıllarca tartışıldı, planlandı. Tasarı, Avrupa Uzay Ajansı komitesi tarafından 1993 yılında kabul edilerek resmen başladı. O yıllarda sondanın gönderileceği comet 46P/Wirtanen idi, fakat sonra bir değişiklikle hedef 67P / Çuryumov - Gerasimenko Comet’i oldu. 2004 yılındaki fırlatmaya kadar bütün hesaplamalar devam etti. Fırlatılacak sondanın adı “Rosetta” idi. Rosetta ismi 1799 yılında Mısır’da bulunan ve ilgi uyandıran rosetta taşından geliyor.


3- 2 Mart 2004 Salı günü Ariane 5G+ modülünü taşıyan comet sondası Rosetta Kourou’dan fırlatılarak 10,5 yıllık seyahatine başladı. Bu seyahatin en büyük özelliklerinden biri, aracın uzayda hiçbir itiş gücü olmadan ilerlemesi. Bu da gezegenlerin çekim kuvvetinden ivme alarak mümkün olmakta. Şöyle ki; sonda, Dünya çekim kuvvetine girip çıkarken bir ivme kazanmakta, bu ivme de onun uzayda çok uzaklara yakıtsız gitmesini sağlamakta. Bu çekim kuvveti desteklerini 3 kere Dünya’dan, 1 kere de Mars’tan aldı. Rosetta bu seyahati sırasında yolda karşısına çıkan asteroidlere de selam verip onların fotoğraflarını çekerek yoluna devam etti.


4- Araç, 7 Mayıs 2014 tarihinde buluşma için manevralara başladı ve 6 Ağustos 2014 tarihinde 67/p’ye ulaştı. Ulaşması, comete inmesi değil de, sadece yörüngesine girip 25 km’ye kadar yaklaşması anlamına geliyor. 10 Eylül tarihinde cometin çekimlerine ve taramalarına başlayan Rosetta’nın iniş modülü, 12 Kasım’da 67/p’nin zemininde araştırma yapması için serbest bırakıldı. Türkiye saati ile 10.45’te modülün serbest bırakıldığı sinyali alındı. Bundan sonra en heyecanlı süreç başladı. Türkiye saati ile 17.30’da “İndim, göreve başladım” sinyalini alan ESA ekibi sevinç çığlıkları attı. İnişteki en büyük risk sondanın inişte zıplamasıydı. Çünkü, 67/p çok düşük yer çekimi değerine sahip ve eğer sonda yüksek hızla inip sekerse uzay boşluğuna düşebilirdi.


5- 67/p Dünya’ya neden 500 milyon km uzakta iken gönderildi de Mars ile aramıza girdiğinde gönderilmedi sorusu akıllara gelebilir. Bunun çok basit bir açıklaması var. 67/p Dünya ile Mars arasında iken yüzbinlerce kilometre hızla hareket etmekteydi. Yani güneşe yaklaştıkça hızı en tepe seviyesine çıkmakta idi. Fakat 67/p’ye ulaşıldığında hızı sadece 40 bin kilometre idi.


6- Rosetta ile Dünya arasında yaklaşık 500 milyon kilometre bulunuyor. Işık hızı sonlu olduğu için Dünya’dan gönderilen radyo sinyalleri 28 dakika 20 saniye sürmekte. 10,5 yıl süren bu seyahatte 7 milyar kilometreden fazla yol katedildi. İniş, insanlık tarihinde ilk comet (kuyruklu yıldız) inişi olarak kayıtlara geçti.


7- Rosetta uzay aracının gövdesinden ayrılarak kuyruklu yıldıza yerleşen çamaşır makinesi büyüklüğündeki “Philae”, inişinden 60 saat sonra pili tükendiği için uyku moduna geçti. Yüzeye indikten sonra iki kez sektiği tahmin edilen Philae, hedeflenen bölgenin yaklaşık 1 kilometre uzağına indi. Bir kayanın gölgesinde kalmasından ötürü üzerindeki paneller güneş ışığı alamadığı için pilinin tükendiği açıklandı. Ancak uyku moduna geçmeden önce gelen verilerin yıldız yüzeyinde organik moleküller bulunduğunu gösterdiği açıklandı. Karbon içeren bu moleküllerle ilgili detaylı bir açıklama yapılmazken, bu organiklerin Dünya’da yaşamın temelini oluşturduğu biliniyor.


8- Philae, kuyruklu yıldız yüzeyinde görüntüler alıp ölçüm yaparak elde ettiği verileri Dünya’ya gönderecek. Philae’nin uykuya dalmadan önce gönderdiği verilerin analizi devam ediyor.


9- Modülün topladığı bilgilerin kuyruklu yıldızların yapısına ve evrenin sırlarına ilişkin birçok soruya ışık tutması bekleniyor. Verilerin, okyanusların oluşumunda kuyruklu yıldızların etkisi ve Güneş Sistemi’nin kökeni hakkında yeni bilgiler vereceği düşünülüyor. Rosetta’nın uygarlık tarihi açısından en önemli özelliği ise, Dünya’daki hayatın kaynağının uzaydan gelip gelmediğine ışık tutacak olması.




Uğur Şeleci 
ugur.seleci@bahcesehir.edu.tr

0 yorum:

Yorum Gönder

Arşiv