27 Ekim 2014 Pazartesi

İletişim eğitiminin kuralları yeniden yazılıyor


Habertürk ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi, öğrencilerin okulda aldığı eğitimi pratiğe taşımalarına yarayacak geniş kapsamlı işbirliğine başladı. İletişim eğitimine yepyeni bir soluk getiren işbirliğiyle öğrenciler, eğitim hayatlarının bir döneminde Habertürk’te çalışarak okulda edindikleri bilgileri, iş ortamında uygulamaya geçirebilecek.

Habertürk ile Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin ortak çalıştığı proje, öğrencilerin teorik eğitimlerini sektörün pratikleriyle pekiştirmesi amacıyla hayata geçirildi. İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatoş Adiloğlu, uygulamalı eğitimin öğrencilerin sektörle olan ilişkisini kuvvetlendireceğini ve bunun bir öğrenme modeli üzerinden yapılıyor olmasının büyük bir fırsat olduğunu vurguladı.

Adiloğlu, “Bu projeyi bölüm başkanlarımıza sunduğumuzda hepsi çok heyecanlandı. Bunu nasıl yapabiliriz diye sürekli düşünmeye ve tartışmaya başladık. Çünkü Türkiye’de bunun bir örneği daha yok. Bir üniversitenin sektörle bağlantılı çalışmasının gerekliliği yeni bir konu değil. Bu modeli kurma işini İletişim Fakültesi olarak özellikle Yeni Medya Bölümü’nün başkanlığında ilk kez biz gerçekleştirmiş olduk” diye konuştu.

Halen projenin tasarım aşamasında olduğunu belirten Adiloğlu, iş yapıldığında problem ve aksaklıkların elbet olacağını, ancak fakülte olarak çözümlere de ulaşacaklarını belirtti.


Damla Aydemir (dammlaa@gmail.com) / Yeni Sayfa
Fotoğraflar: Damla Aydemir, Samet Gümüş

Türkiye'de bunun bir örneği yok

 

 Habertürk ile Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin ortak çalıştığı proje, öğrencilerin teorik eğitimlerini sektörün pratikleriyle pekiştirmesi amacıyla hayata geçirildi.

İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatoş Adiloğlu, uygulamalı eğitimin öğrencilerin sektörle olan ilişkisini kuvvetlendireceğini ve bunun bir öğrenme modeli üzerinden yapılıyor olmasının büyük bir fırsat olduğunu vurguladı.

Adiloğlu, “Bu projeyi bölüm başkanlarımıza sunduğumuzda hepsi çok heyecanlandı. Bunu nasıl yapabiliriz diye sürekli düşünmeye ve tartışmaya başladık. Çünkü Türkiye’de bunun bir örneği daha yok. Bir üniversitenin sektörle bağlantılı çalışmasının gerekliliği yeni bir konu değil. Bu modeli kurma işini İletişim Fakültesi olarak özellikle Yeni Medya Bölümü’nün başkanlığında ilk kez biz gerçekleştirmiş olduk” diye konuştu.

Halen projenin tasarım aşamasında olduğunu belirten Adiloğlu, iş yapıldığında problem ve aksaklıkların elbet olacağını, ancak fakülte olarak çözümlere de ulaşacaklarını belirtti.

“Sektör ile akademi anlaşamaz yanılgısı” değişiyor

Projenin başlangıcında olduğunuzu göz önünde bulundurarak her şeyin nasıl gittiğini soralım...

Prof. Dr. Fatoş Adiloğlu: Heyecan duyduğumuz bir proje, öğrencilerimizin de heyecan duymasını bekledik ve gerçekten tahminimizin ötesinde bir enerjiyle karşılaştık. Habertürk süreci bizim uygulamalı iletişim ayağımızı güçlendirme amacıyla ortaya çıktı. Fakültenin sektörle olan ilişkisini bir program ile yönlendirilebilir hale getirme arzusu sonucu, şevkle bu işe giriştik. Karşılıklı müthiş bir alışveriş içerisindeyiz. Habertürk’ün akademiye olan bakışı, pratikteki uygulamaları çok iyi bir takım olabileceğimiz izlenimini yarattı. İlk görüşmeden itibaren yola çıktık ve şu an her şey gayet iyi gidiyor. Ciner Yayın Holding Genel Müdür Yardımcısı Erhan Ataman, İnsan Kaynakları Müdürü Seda Topaloğlu başta olmak üzere sektörde olan insanlar bu projeye çok sıcak bakıyor. Bu durum sektörle akademi bir türlü anlaşamıyor tezini de eritiyor. Oraya bir uzlaşma getirmeye çalışan, tam da yerinde bir insan kaynakları yönetiminin olduğunu düşünüyorum. O da gücümüze güç katıyor.

Vizyon kaybetme kaygısı yaşandı mı?

Bizler alt yapı olarak öğrencilerimize çok güveniyoruz. Fakülte olarak güvenden yanayız. Adı üstünde, öğrenci. İletişim Fakültesi olarak genel anlamda bir iç görü yansıttığımızı düşünüyorum. Bizim temel amacımız öğretme değil, öğrenme üzerinedir. Bu programın sonunda katılan öğrencilerimiz o kadar kıymetli bir şeyi paylaşacak ki bizimle, bu işin dönüşünü dört gözle bekliyoruz.

Bu projeden beklenen nedir?

Şu anda öngörüyle davranıyoruz. Programı hayata geçirdik, bir öngörümüz var, dolayısıyla çıktılar, sonuçlar da önemli. Bu süreç bittiğinde öğrencilerimizle görüşüp “Daha iyi nasıl yaparız?” sorusunun cevabını arayacağız. İlk öğrenciler itibar açısından çok önemli. Onların performansı bu programın devamlılığı için belirleyici olacak. Öğrenci istihdamı da buna göre karar verilecek bir konu olacaktır. Bizim gönderdiğimiz öğrenci sayısından çok onların ihtiyacı olan sayı daha önemli. Bu da öğrencinin gayretiyle doğrudan ilişkili bir durum. Ben öğrencime güveniyorum. Gözlerinden anlıyorum. Hangi alan olursa olsun iletişim anahtardır. Araçsal da olur amaçsal da ama ben bunun gücüne çok inanıyorum. Hangi alanda olursan ol, iletişim ruhun yoksa bir sonuç alamazsan. Çok mutluyum, çok gururluyum. Bu binaya girdiğim an mutluluk duyuyorum. Problemler var ama biz bunları çözebilecek beceriye sahibiz. Sahip olduğumuz enerji çok önemli.

Staj değil iş

Habertürk ile başlatılan bu işbirliği sonucunda öğrenciler üçer krediden oluşan iki seçmeli dersi tamamlamış olacak. Ayrıca zorunlu staj yapmak isteyenler için de imkan sağlanacak.

Şu an uygulanan eğitimin öğrenciler açısından sadece staj olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Kemal Suher, “Uygulanan bu projeyle okulu sektöre taşımış olduk. Habertürk ile ortak eğitim veriyoruz. Yeni bir sistem. İnsanlar sadece bir staj defteri doldurmayacak. Koordinatörler, öğrencilerin başarılarını belirlemek adına belli projeler verecektir. Öğrenciler bu proje ile değerlendirilecek” dedi.

Sektörde yaşanan nitelikli eleman sıkıntısının giderilmesini amaçlayan projede öğrenciler bir dönem boyunca yerleştirildikleri departmanlarda görev alacak. Habertürk ile karşılıklı yatırım halinde olduklarını söyleyen Suher, “Geçen hafta TV teknik ekibi koordinatörlerinden biri canlı yayında öğrencilere nasıl proje vereceklerini sordu. Tabii öğrencileri canlı yayında masanın başına oturtup kanalı riske sokamazsınız. Ama eğitim vermek adına canlı yayın simülasyonu hazırlayabiliriz diye bir fikir çıktı ortaya. Bu ek bir yük olsa da amaç öğretmekse böyle bir şey yapılabilir diye düşündük ve onlar da bu fikre çok sıcak yaklaştılar” diye konuştu.

Nitelikli insana petrolden daha çok ihtiyaç var


Türkiye’de en başından beri böyle bir işbirliğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gazete Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli projenin gidişatından memnun olduğunu belirtti.

Tepeli “Bunun bir iş birliğinden çok daha fazlasını vaat ettiğinden eminim. Dolayısıyla aslında biz daha sadede gelemedik. Bu tür işlerde biraz nefeslenmekte fayda var. Herkesin öncelikle ayağının alışması lazım, biraz zaman geçmesi lazım. Projenin teknik olarak yürütülebildiği her iki tarafın da kafasına yatsın, ondan sonra sadede geleceğiz. Bahçeşehir Üniversitesi öğrencilerinin ne kadar maharetli olduklarını yavaş yavaş göreceğiz” diye konuştu.

Arkadaşlarımız çalışmaya başlayalı yaklaşık bir ay oldu. Sizce çalışmalar nasıl gidiyor?

Evvela şunu söylemek lazım, onlar burada bir sıkıntı yaratmadılar dolayısıyla bana kalırsa gayet iyi uyum sağladılar. Kurallarımıza da harfiyen uyuyorlar. Herkesi olması gerektiği yerde buluyorum, dolayısıyla bu memnun edici. Bundan sonraki aşama, ne kadar verimli olduklarını görmemiz. Bundan da kuşkum yok. Çok işe yarayacaklar.

Öğrencilerin Habertürk’ten verim alabilmeleri için neler önerirsiniz?

Şu anda bir şey önermiyorum, atmosfere alışmalarında fayda var. Sadece işlerine bakmalarının öneririm. Bir de bence biraz hayal kurmalılar. Bizim memleketimizde pek öyle bir şey yoktur. İnsanlar çok hayal kurmazlar. Hatta bunun da yanlış bir şey olduğunu düşünürler. Bense aksini düşünürüm. Takdir edilebilecek performanslarla ilgili olarak insanların büyük hayaller kurması taraftarıyım. Mesela ben çok para kazanayım, çok zengin olayım, müthiş bir iktidara sahip olayım her istediğim olsun gibi hayaller saçmadır; makul ve insani değildir. Oysa işimi çok iyi yapayım, bir fark yaratayım, yaptığım işten de keyif alayım diye hayal kurarsa insan bunun bir zararı yoktur. Bu sadece bir zaman meselesi, şimdilik kimseyle onları zorlayacak bir iletişim biçimine girişmedim. Ama yakında bu olacak. Ve canlarına okuyacağım. Başta bu zor gelecek ama onun arkasından gelecek aşamada herkes bu yaptığımdan memnun kalacak.

Öğrenci istihdam etmeyi düşünüyor musunuz?

Başından beri böyle bir durum söz konusu ve bu zaten olmak zorunda. Bence Türkiye’de birtakım yeni insanların, birtakım yeni ortamlara girmesi gerekir. Bu sadece basınla ilgili değil siyasette de böyle. Her yerde bir devir teslime ihtiyaç var. Bu devir teslimin de sürdürülebilir olması lazım. Yeni bir kafa yapısının her yerde devreye girmesi lazım.

Yeni nesil gazetecilik ya da  Yeni Medya hakkında ne düşünüyorsunuz?

Gazetecilikle ilgili plan yapan arkadaşların şunu bilmesi lazım; Türkiye’de onlara her sektörde yer olacak. Bunun zor olduğunu düşünüyorlar, haklılar da ama hiçbir yokuş sonsuza kadar çıkılmaz, bu zamanlar da değişecek. Değiştiği zaman çok insana ihtiyaç olacak. Nitelikli insan kaynağı, Türkiye’de petrolden daha çok ihtiyaç duyulan bir şey. İnsanların kendilerini farklı bilgi ve tecrübelerle donatmaları o zamanlara hazırlık açısından çok önemli. Sıkı tutmaları, iyi asılmaları lazım. Gazeteciliği ve gazeteleri sadece gazeteciler öldürebilir, teknoloji öldürmez. Ülkemizde yanlış bir kanı var. Bu işin bir çok ülkede nasıl yapıldığını gördüğüm için bu ülkede bu kanı var diyorum. Hiç kimse teknolojiden Türkiye’deki kadar korkmuyor. Tabii ki iş organizasyonunda bazı değişiklikler yapmak gerekiyor, kağıt üzerine basmaz başka bir şey yaparsınız. Ama yine sizin yapmanız gerekir, çünkü bu iş gazeteciye ihtiyaç duyar. Vatandaş gazeteciliği denen şey laftır. Bir gün vatandaş marangozluğu diye bir şey olursa o zaman vatandaş gazeteciliği de olur. Gazetenin yayınlandığı platformun değişmesi gazeteciliğin ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor. Biz istesek bile kağıttan vazgeçemeyiz. Vazgeçenlerin adı sanı duyulmuyor artık.

Yetişmekte olan gazetecilik öğrencilerine ne önerirsiniz?

Adil tarafsız ve sürdürülebilir olmanın yolunu bulmak zorundalar. Yani militan gazetecilik, kategori olarak muhalif gazeteci olmak bazen fiyakalı görünebilir, belli bir dönem ilgi çekici olabilir ama sürdürülebilir değildir. Şartlar değiştiği zaman ihtiyaç kalmaz. Bu işi kimsenin de dönemsel yapmak istediğini düşünmüyorum. Gerçek olmadığı halde çok ilgi çekici başlıklar atmak ve yazılar yazmak bu işin bir parçası olamaz. Vazgeçilmez olmanın ve tercih edilmenin yolu haberin saygılı olması ve içindeki detayların hiçbir yerde bulunamayacak olması. Bu çok çalışmayı gerektirir. Kısacık bir haber için pek çok insanla konuşmanız gerekir. Bu işi yapacak arkadaşların her birinin kendi hikayesi olması gerekir. Artık dünyada kendi hikayesi olmayan hiç kimsenin haber yapması ihtimali kolay değildir. Bu özel sektörde de böyle, sanayide de böyle. Kendi hikayelerine güvensinler ve onu tarif edebilmeyi becersinler. Yeni gazetecilikteki ustalık buradadır.

Mesleği daha çok sevmeleri için çalışacağız


Gazeteci olma sürecinin nasıl nitelikli olabilirim ve iyi haber üretebilirim sorusunu kendilerini sormalarıyla başladığını vurgulayan Gazete Habertürk Haber Müdürü Zülfikar Ali Aydın sürecin ancak böyle tamamlanabileceğini söyledi.

Aydın, “Gazetecilik için bir ekip işi denir ama özünde başarı muhabir adayının kendi kişisel gelişimine bağlıdır. Gazetecilik yapmak isteyip iletişim fakültelerine giden birçok insan var ama fiilen çalışma disiplinleri ve istekleri işe girdikleri zaman farklı olabiliyor. Çoğu meslekten vazgeçebiliyor. Her şey gazetecinin kendi hevesine, yani çok soru sormasına, çok merak etmesine ve öğrenme isteğine bağlı” diye konuştu.

Aydın, bu projeyle hedeflerinin, işi hakkıyla yapabilecek vasıflı elemanları bünyelerine katmak ama buradan giderken de öğrencilerin en azından bir şeyler öğrenmiş olmalarını sağlamak olduğunu belirtti:

“Burada çalışırken keyif almaları çok önemli. Yaptıkları işlerden mutlu olsunlar ki, mesleklerini daha çok sevsinler. Böyle bir ortam sağlayabilirsek onlara, biz işimizi yapmış oluruz. Ez azından onların geleceklerinde kafalarında çizdikleri habercilik adına bir şeyler varsa katkı sağlamış olacağız ve kendimizi amacımıza ulaşmış sayacağız. Bunu başarmak için önce hangi konuda daha iyi uzmanlaşabilirler, bunu belirlememiz lazım. Ondan sonra da o alana yönelik yönlendirmeler yapmamız lazım. Eğitim, siyaset, yargı konusunda iyi olabilir ya da toplum-yaşam diye tarif ettiğimiz haber başlıklarında haber üretebilirler. İstanbul 16 milyonluk bir şehir ve kendi içinde bir dinamizmi var. Buna karşılık gelebilecek, kenti anlatacak haberleri yapabilen dinamik ve disiplinli arkadaşlara ihtiyacımız var.”



0 yorum:

Yorum Gönder

Arşiv