27 Ekim 2014 Pazartesi

"İstanbul'da okuyoz biz ya!"

Türkiye’nin en büyük kenti öğrencilerin üniversite tercihinde ilk sırada yer alıyor. Türkiye’nin 80 ilinin buluştuğu İstanbul’a gelen öğrenciler şehrin yarattığı imkânların yanı sıra imkânsızlıklarıyla da başa çıkmayı öğreniyor. Bu yıl Bahçeşehir Üniversitesi’ni tercih ederek İstanbul’a olan öğrenciler yedi tepeli kenti Yeni Sayfa’ya anlattı

Can Aydoğan (aydogan.can95@gmail.com) / Yeni Sayfa

“Perşembe pazarına haksızlık etmişim”

Ezgi Çaylı, 19, Nazilli-Aydın,
Matematik Bölümü

Ben çok küçük bir yerden gelmiyorum aslında. Nazilli, Aydın’ın 150 bin nüfuslu en büyük ikinci ilçesi. Yine de İstanbul ile kıyaslarsak orada hayat daha kolay. Bu yüzden Türkiye’de insan yaşamının en uzun olduğu şehirlerden biri olduğunu düşünüyorum. Mesela oradayken, günlük yaşamda kendimi daha az yorgun hissettiğim için, her yere yürüyerek giderdim. Burada Eylül’ün başından beri bir koşuşturma içerisindeyim. Önce yurt baktım, daha sonra fark ettim ki ev tutmak daha mantıklı. Sonra ev arkadaşı aramaya başladım. Mecidiyeköy’de iyi bir konumda, uygun fiyata bir ev bulabildim. Ama İstanbul bu kadarla bitmiyor. Her yere toplu taşımayla gitmek zorundayım. Ben Nazilli’de perşembe günleri pazar olduğu için o gün dışarı çıkmayan biriyken, burada metrobüse binmek zorunda kaldım. Perşembe pazarına haksızlık ettiğimi anladım. Yine de İstanbul’dan geri dönmek gibi bir düşüncem olmadı çünkü ben bir deniz insanıyım. Beşiktaş’a gelip, sahilde oturup denizi seyretmek bile “iyi ki buradayım” dememe yetiyor. O yüzden gelecek dört yıla umutla bakmayı tercih ediyorum.

“Ah anayasa ah!”

Beyza Kök,19, Kestel-Bursa,
Hukuk Fakültesi

Hukukçu olmak için doğduğumu düşünürdüm bu yüzden hep bu istekle büyüdüm. Üniversite tercihlerimi yaparken de sadece bunu düşünerek yaptım. Olmak istediğim yerdeyim çünkü sadece hukuk değil ben aynı zamanda Ankara ya da İstanbul’da hukuk okumak istiyordum. İstanbul hem hareketliliğiyle hem de sunduğu imkânlarla, Bursa’dan sonra bana çok iyi geldi. Başlarda daha fazla sorumluluk ve daha fazla problemle karşılaşmak yorucuydu. Burada toplu taşıma bir çile mesela. O yüzden ilk birkaç gün okula giderken sadece taksi kullandım ve hep dışarıda yemek yedim. Ama sonuçta hazıra dağ dayanmaz. Şu an 30A-30M otobüs hatları ve internetteki yemek tarifi siteleri hayatımın bir parçası oldu. Bunun dışında gece hayatını seviyorum. Yeni insanlarla tanışmayı, dans etmeyi, bütün haftanın stresini atmayı… Bursa’da yapamayacağım bir sürü şey bana daha sorumlu ama aynı zamanda daha özgür bir dünya sundu. Tek sorun bunların hepsini yaparken Anayasa’ya çalışamıyor oluşum. Ne yapalım, daha yaz okulu var.

“İstanbul’a güvenmek için zamana ihtiyacım var”

Merve Odabaşı,19, Kestel-Bursa,
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü

Merve Odabaşı,19, Kestel-Bursa, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Henüz İstanbul’a dair hiç bir şeye alışabilmiş değilim. Gelmeden önce ev tutmayı ve kendi bağımsız hayatımı yaşamayı planlıyordum ama şu an hiç tanımadığım 3 kişiyle aynı odada kalıp, saat 12’den önce yurda yetişme telaşını yaşıyorum. Duş ve kahvaltı için sıra beklemek de cabası. Belki bu yüzden ne okula gitmeyi umursayabiliyorum ne de derslere dair bir şeyi. Daha çok eski arkadaşlarımla vakit geçiriyorum ya da eskiden tanıdığım kim olursa. Sanırım insanlara güvenmek için zamana ihtiyacım var. Şehri de içinde kaybolarak yavaş yavaş keşfediyorum. Mesela geçenlerde Kabataş’tan Beşiktaş’a yürüdüm. Söyleyince kulağa çok basit geliyor ama benim için çok önemli bir adımdı. Daha güzel günler göreceğime inanıyorum.

“Bazen 4 dil bilmek bile yeterli olmuyor’’

Rumeysa Vergili, 20, Annaba-Cezayir,
Yeni Medya Bölümü

Eğitim dili İngilizce olduğu için bu okuldayım ve ilk ay olmasına rağmen birçok farklı ülkeden arkadaşla tanıştım. Başlarda sadece turist olarak geldiğim bir şehirde dört yıl boyunca yaşama fikri garip gelmişti. Ama sonuç olarak geldim ve Türkçe öğrenmeye bile başladım. Kendi kültürümden çok uzak değil, dolayısıyla insanlara alışmak da çok zor olmadı. Hem, Türkiye daha düzenli bir sisteme sahip. Yine de bir sürü sorun yaşıyorum. Nerdeyse her gün otobüsü kaçırıyorum ya da binsem bile okula geç kalıyorum. Trafik benim için çok yeni bir şey. Annaba’da büyük ama trafiksiz, sakin bir şehir. İstanbul’da Eyüp’teki evimden Karaköy’deki okuluma gitmem bir saati bulabiliyor. Mesela bir gün Aksaray’da Emniyet Müdürlüğü’nü ararken kayboldum ve dört farklı dilde derdimi anlatmaya çalıştım. Şanssız bir gündü benim için. Yine de İstanbul’u ve Türkiye’yi seviyorum. Birçok güzel şehir gezdim; Bursa, Çanakkale, İzmir, Ankara, Bolu… Bundan sonraki yıllarımı da eğitimime ve seyahat etmeye ayırmayı umut ediyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder

Arşiv