30 Ekim 2014 Perşembe

Tarihin ve edebiyatın sıradışı tanığı: GALATA


 Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin bulunduğu Galata, Türkiye’nin basın, sanat ve siyaset tarihinde çok çarpıcı olaylara ev sahipliği yapmış bir semt

 İstanbul’un tarihi semti Galata, Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım, ilk basın şehidi Hasan Fehmi, şairler Ümit Yaşar Oğuzcan, Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüboğlu, yazar Ziya Osman Saba gibi Türkiye’nin önemli simaları için unutulmaz bir yer olmuştu. Bu semt, basın ve edebiyat tarihinin çok kritik olaylarının tanığıydı.

İlk basın şehidini köprüde vurdular

Osmanlı’nın 31. sultanı I. Abdülmecid’in annesi Bezmiâlem Sultan tarafından 1845’te ahşap olarak yaptırılan ve günümüze dek defalarca yenilenen Galata Köprüsü’nde, Türkiye’nin ilk basın şehidi verildi. Serbesti gazetesi başyazarı Hasan Fehmi, 6 Nisan 1909’da Galata Köprüsü’nü geçerken kurşunlandı. 

Hıfzı Topuz’un “Türk Basın Tarihi” kitabında belirttiği gibi, “İttihatçılara karşı koyan Serbesti gazetesinin yazıları aydın çevrelerde geniş yankılar uyandırıyordu. İttihatçılar Hasan Fehmi’yi susturmak için önce kendisine gözdağı verdiler, fayda etmedi.” Hasan Fehmi’nin katilleri “bulunamadı.” Öldürülen bir başka gazeteci olan Ahmet Samim de, 9 Haziran 1910’da Eminönü’nde vurulmuştu.

Hapisteki Nazım’ın annesinden eylem

1949 yılında Galata Köprüsü, çok önemli bir eyleme ev sahibi olacaktı. Bir anne, oğlunun affedilmesi ve cezaevinden çıkması için köprü üzerinde eylem yaptı. O anne, Celile Hanım, oğlu da, Türkiye’nin en büyük şairlerinden Nazım Hikmet’ti! 

O dönemde Nazım 10 yılı aşkın süredir cezaevindeydi. Aydınlar bir kampanya başlatarak Nazım’ın özgürlüğüne kavuşması için mücadele ediyordu. Tevfik Çandar “Türkiye’nin Demokrasi Tarihi” kitabında eylemle ilgili şunları yazıyor: “Nazım’ın annesi de; ‘Oğlumu bağışlayın’ yazılı bir pankartla Galata Köprüsü’nde dolaşarak kampanyayı destekledi.” 
Eylem büyük ses getirdi. Ancak Nazım’ın cezaevinden çıkması 1950 yılını bulacaktı…

O şairin oğlu Galata Kulesi’nde intihar etti

Galata, 6 Haziran 1973’te bir intiharla sarsıldı. 17 yaşında bir genç, Galata Kulesi’nden atlayarak intihar etti. İntihar eden genç, Vedat Oğuzcan, kendisi de defalarca intihara teşebbüs etmiş, şair bir babanın oğluydu. Babası, Ümit Yaşar Oğuzcan’dı. Ümit Yaşar’ın, oğlunun vefatının ardından yazdığı şiir ise edebiyatımızın unutulmazları arasına girdi: 
“(…) Küçücüktü bir zaman/ Kucağıma alır ninniler söylerdim ona/ Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni/ Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat/ 6 Haziran 1973/Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini/ Bu nankör insanlara/ Bu kalleş dünyaya inat/ Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona/ Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat.”

Ziya Osman Saba ve Orhan Veli’den Bedri Rahmi’ye 

Ziya Osman Saba’nın “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi” kitabında “O akşam işimden erken çıkabilmiştim. Şöyle Beyoğlu’na kadar bir uzanayım, dedim. Köprüden, saatlerdir pis hava ile dolmuş ciğerlerimin teneffüs hakkını vererek, Haliç’i ve Boğaziçi’ni selamlayarak geçtim” der. Haliç’i ve Boğaziçi’ni selamlayarak geçtiği o “köprü”, Galata Köprüsü’nden başkası değildir.
Galata Köprüsü’nde yürümeyi seven şairlerden biri de Orhan Veli’dir: “Dikilir köprü üzerine/Keyifle seyrederim hepinizi/Kiminiz kürek çeker, suya suya/ Kiminiz midye çıkarır dubalardan/ Kiminiz dümen tutar mavnalarda/ Kiminiz çimacıdır halat başında/Kiminiz kuştur, uçar, şairane (…).”


 Galata Kulesi’ne bakıp düşüncelere dalan bir şairimiz de Bedri Rahmi Eyüboğlu’ydu: “İstanbul deyince aklıma kuleler gelir/ Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır/ Ama şu Kız Kulesi’nin aklı olsa/ Galata Kulesi’ne varır/ Bir sürü çocukları olur.”






 Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın, 1949 yılında Bursa Cezaevi’nde yatan oğlunun serbest bırakılması için Galata’da yaptığı eylem gazetelere de yansımıştı. Büyük yankı uyandıran eylem aydınlar tarafından da desteklenmişti. O dönemde pek çok komünist gibi Nazım Hikmet de fikirlerinden dolayı hüküm giymişti. 
















Hakan Güngör
hakant.gungor@gmail.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Arşiv