30 Ekim 2014 Perşembe

Bucaspor’un eksi yöneticisi, Altınordu’nun Başkanı Seyit Mehmet Özkan konuştu



 Salih Uçan’ı Ruslar istedi, annesi göndermedi
 1955 yılında İzmir Eşrefpaşa’da doğan Seyit Mehmet Özkan kimilerine göre futbolun Don Kişot’u ve yel değirmenlerine karşı savaşıyor; kimine göre ise Türk futbolu adına ilkleri gerçekleştiriyor. Özkan, futbolla İzmir’in sokaklarında tanışıyor. Metin Oktay gibi Türk futbolunun yapıtaşı olan isimlerle büyüyor. Babası ve çevresindekilerin futbol oynamayıp baba mesleği olan torna ve demir işleriyle uğramasını istemesine karşın gizli gizli mahalle arasında futbol oynamaya devam ediyor. Eğitim ve iş hayatı nedeniyle kesintiye uğrayan futbol kariyeri Bucaspor’un 1984’te yardım istemesi üzerine yöneticiliğe dönüşüyor. 1997 yılında Bucaspor’un finali kaybetmesi sonucu altyapının önemini kavrıyor. Buca Genç Takımı ve Buca Akademi ile ulusal ve uluslararası birçok başarıya imza atan Özkan, Bucaspor’u üst üste şampiyon yapıp 2011 yılında Süper Lig’e taşıyor. Yaşanan problemler sonucu Bucaspor’dan ayrılan Özkan’ın yolu, Altınordu ile kesişiyor. Halen Altınordu Kulübü Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten, “Yabancı futbolcu oynatmam” ve “Türk futbolu gelişme kaydetmek için şirketleşmeli” açıklamasını yapan Seyit Mehmet Özkan’la bir Don Kişot’a dönüşme hikayesini ve futbolu konuştuk.

Süper Lig’in en çok tartışılan konularından biri yabancı futbolcu konusu. Sizin “yabancı futbolcu oynatmam” açıklamanız vardı. Futbolun gelişimi için yabancı futbolcu olmamalı mı?

Bu açıklamayı yaptığımda insanlarda “Kim bu adam? Nasıl böyle bir şey söyler?” gibi olumsuz bir anlayış oluştu. Bence Türk futbolunun Milli Takım ve kulüp takımı anlamında kurtuluşu da bu sistem üzerindedir. Biz Altınordu ve daha önce de Buca ile minik takımdan itibaren sistemli bir şekilde ve tamamen kendi yetiştirdiğimiz oyuncularla yakaladığımız başarıyı sadece yerli futbolcu oynatarak devam ettireceğiz. Yabancı oyuncular başta maddi olmak üzere kulüplere büyük yük getiriyor ve ülkedeki futbolun gelişmesine katkı sağlamıyor. Altyapıdan yetiştirdiğimiz ve teknik, taktik, mental eğitimler başta olmak üzere yetiştirdiğimiz oyuncularla başarıyı yakalayacağımıza inanıyorum. Altınordu Kulubü’yle de bu sezon PTT 1. Lig olmak üzere ilerleyen yıllarda da Süper Lig de dahil tamamen yerli ve kendi yetiştirdiğimiz oyuncularla oynayacağız.

Lejyoner takımla başarı sürdürülemez 


100. yılda 2023’te Avrupa’da başarı olacak mı? Hedefleriniz ne?

2023’te Süper Lig’in iyi kulüplerinden biri olmayı hedefliyoruz. Bu hedefler doğrultusunda Avrupa’da oynama da var tabi. Bizim ligde 1 yıl çaylaklık, 1 yıl kalfalık, 1 yıl da ustalık hedefimiz var. Bu sene PTT 1. Lig e yükseldik ve deneyim kazanmak için bu yıl PTT 1. Lig’de oynamayı, gelecek sezon için PTT 1. Lig’de şampiyon olup Süper Lig’e yükselmeyi amaçlıyoruz. 

Altyapıya yönelme fikri nasıl ortaya çıktı?

Bucaspor’da kulüp başkanı iken 1997’de Antalya’da Şekerspor’la play-off oynadık. Şekerspor’a yenildik. Şekerspor zor koşullarda kurulmuş bir kulüptü ama başında Celal Kıbrıslı vardı ve çok deneyimli bir antrenördü. Ben o gün lejyoner takımla başarıların sürdürülebilir olmayacağını anladım. Bir defalık ve sonuca ulaşmayan başarıyla bir şey olmayacağını anladım ve altyapıya yönelmeye karar verdim. Örneğin Altınordu Kulübü bu sene 6 Mayıs’ta şampiyonluk kutlaması yaptı ve PTT 1. Lig’e çıktı. Başarının devam etmesi için 7 Mayıs’ta gelecek sezonun planlamasını yapmaya başladık.

İlk 11’in 8 futbolcusu altyapıdan olmadan maça gitmeyeceğim


Altınordu maçlarına gitmeme sebebiniz de altyapıyla ilgiliydi sanırım…

Sahadaki ilk 11’in 8-9 futbolcusu kendi altyapımızdan çıkana kadar gitmeme kararım var. Dışarıdan alınan oyuncularla sağlanan başarı benim için başarı değildir, bundan dolayı maçlara gitmiyorum. Bu sezon ve gelecek sezondan itibaren bu sınırı yakalayacağımızı umuyorum. 

Futbolculara nasıl eğitim veriyorsunuz? Diğer kulüplere göre farklı olan hangi yöntemleri uyguluyorsunuz?

Almanya’daki Hoffenheim kulübünü örnek alıyoruz ve orada çocukların spor eğitimlerinin yanı sıra İngilizce, kültür, sanat eğitimleri de verildiğini gördük. Bu da bizim için örnek oldu. Eğitimlerimiz bu yönde ilerliyor. Bunun yanı sıra psikologlar ve diyetisyenlerle altyapıdaki çocuklarımızın zihinsel ve bedensel gelişimini de takip ediyoruz. Çocuklarımız hangi yönde eksik ise o yönde gelişmesini amaçlıyoruz. Kişilik gelişimine de çok önem veriyoruz. Kaygıyla baş etme, ekip bilinci oluşturma, stresle baş etme, zaman yönetimi konusunda ders veriyoruz. Kısacası tam donanımlı sporcu yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Futbolcularla en az 3 yıllık sözleşme imzalıyoruz. Futbolcuların tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Gıdasından giyimine kadar futbolcuya bir standart kazandırıyoruz. Kendisine kariyer planı yapmak istemeyen oyuncuyla çalışmıyoruz. Oyuncular altyapıdan itibaren maç analiz sistemiyle yetişecek, hangi alanda iyi olduğunu öğrenecek ve buna göre hareket edecek. Rıdvan Dilmen, “Ben Milli Takım’a gittiğimde Tanju Çolak’dan ayak içi ile vurmayı öğrendim” dedi. Oysa bu eğitim 10 yaşından itibaren verilmeli. Akademi ligleri Türkiye’de U 14 den başlıyor. Akademi ligleri 10 yaş ve altına çekilirse Türk futbolcuları her alanda başarıya ulaşır. 

Futbol sektörümüz her yıl açık veriyor 

Kulüplerin şirket olmasının ne gibi bir yararı var? 

Sporun profesyonelleştiği dönemde 40’lı, 50’li yıllardan kalan dernek modeline bağlı olan kulüp sistemi çağın çok gerisinde kalıyor. Bu durum da günümüz futboluna ve yönetim sistemine hiç uymuyor. Hızlı karar almak ve kısa zamanda çok iş yapabilmek için şirketleşmek en iyi sistem. Altınordu’da 1,5 yıl içerisinde normal dernek olan kulübün 15 yılda yapacağı gelişmeyi kaydettik. Bu durum da şirket olmanın en büyük faydasıdır. 

Genelde şirketleşince para kazanılıyor gibi bir görüş var ama durum öyle değil. Ben ABD’de uygulanan sosyal girişimcilik sistemini uyguluyorum ve amacım sadece iyi birey, iyi vatandaş ve iyi futbolcu yetiştirmek. Ayrıca Türkiye’de futbol sektöründe yıllık 900 milyon Euro bütçe var ve her sene 200 milyon Euro açık veriliyor. İngiltere Premier Lig’de kulüpler şirketleştiği için genel anlamda her sene kâr ediyor. Bütçede transfere, altyapıya, personele ve diğer masraflara ayrılacak tutar çok katı kurallara göre belirlendiği için maddi başarı getiriyor. Sağlanan maddi başarı da haliyle sportif başarıya dönüşüyor.

Salih’in ailesi Kazan’ın haritadaki yerini görünce... 

Salih Uçan’ın satılması ile ilgili pişmanlığınız var mı?

Salih oyun yapısı itibariyle çok özel bir oyuncu. Bucaspor’da iken yerli ve yabancı birçok kulüp teklifte bulunmuştu. Biz de kulüp olarak Rubin Kazan ile anlaşmıştık ve iş Salih’e kalmıştı. Salih’in annesi ve babasına bir arkadaşımız Kazan’ın haritadaki yerini sorunca ve ailesi Kazan’ın Orta Asya’ya yakın olduğunu görünce beni bir hışımla aradılar ve Salih’i oraya yollamayacaklarını belirttiler. Biz de sonra Fenerbahçe ile anlaştık ve oraya transfer oldu. Bence Salih’in geleceği çok parlak; daha 94 doğumlu ve mutlaka Avrupa’da ülkemizi başarı ile temsil edecek bir futbolcu olacaktır.

Samet Gümüş
gumus.samet@hotmail.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Arşiv