11 Kasım 2014 Salı

“Onlar tangonun düşmanıdır, sevgilim”

Adana’da bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Tango Festivali’nin, Uslu Adana Platformu tarafından “zina festivali” olarak ilan edilmesi sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. İşçi sınıfının dünyaya armağanı ve direnişin sembolü olan Tango’nun ortaya çıkış koşulları, kimilerinin bu dansa karşı olmasının sebebini anlatır cinsten… 


 Uslu Adana Platformu’nun geçtiğimiz hafta “zinanın ayakta müzikle yapılan şekli” olarak tanımladığı, bazılarının ise üst sınıflara mahsus bir dans olduğunu zannettiği tango aslında alt sınıfların eğlencesiydi. 
Tango, 1800’lü yıllarda Avrupa’dan Amerika’ya işçi göçüyle birlikte yaşanan zorluklar ve hayal kırıklıklarına karşı direncin ve umudun yansıması olarak ortaya çıktı. Latince “dokunmak” anlamına gelen “tangere” fiilinden türediği düşünülen tango, geliştiği süre içerisinde olmadık karalamalara maruz kaldı. 
İşçi sınıfı tarafından yaratıldığı 1800’lü yıllardan, üst kesimlerce benimsendiği 1920’li ve 1940’lı yıllara; Arjantin’de askeri darbenin ardından yasaklanmasından, günümüzde bir grup “ahlak polisi”nin tangoyu olmadık şekilde itham etmesine kadar; tango insanları mutlu eden, umudu körükleyen bir dans olmaya devam etti. 
Dokunmak kökeninden gelen bir ada sahip olan bu dans, karşı cinse dokunmayı yasak görenlerce benimsenmiyor. Tango bir insanın başka bir insana tutkusunu, insanların birbirlerinden aldıkları gücü, salt cinselliğin önüne geçerek anlatan bir kendini ifade biçimi. 

Tango yalnızca fiziksel yakınlık değil kişisel ve toplumsal duyguların dışavurumudur

Tangoda iki insanın birbirine dokunması, birlikte yürümeleri, dans edebilmeleri için kullanılan temel iletişim yöntemi. Cinsel haz ve duyguların dışında, insana dair tüm hisleri dokunarak paylaşıyor tangocular.
Bunun yanında direncin, umudun simgesi olan tangonun en önemli özelliklerinden biri de “baş kaldırma” umudunu başka şeylerde değil kendi gücünde bulma havasının bu dansa hakim olması. Tam da bu nedenle işçi sınıfının zor dönemlerinde Arjantin’den tüm dünyaya hızla yayıldı ve bir ifade biçimi olarak yaygınlaştı. 
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim” demişti Türkçe’nin büyük şairi Nazım Hikmet; ümidin düşmanları bugün aynı zamanda tangonun da düşmanları demek…


Yorum  - Haber
Ezgi Demirci
ezgiidemircii@gmail.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Arşiv